Geçenlerde kız vatsap grubunda arkadaşlarımla, onlardan birisine yazılan bir erkeğin intihar üzerine attığı gereksiz nutuğun dalgasını geçiyorduk. Sonra kendi kendime 'intihar etmek ne kadar da saçma bi şey, mesela ben şimdi ilkerden ayrıldım tamam mutsuzum ama onsuz da yapmak istediğim bir sürü şey var' diye düşündüm ve bunu düşünürken şeyi fark ettim,
aslında onsuz yapmayı istediğim sahiden tek bir şey dahi yoktu.
Bu farkındalık beni daha da mutsuz etti ve başka farkındalıkları beraberinde getirdi. Mesela geceleri uyuyamıyordum. Sabahları da. Sabahları erkenden uyanıp bir şekilde kendimde okula gidecek enerjiyi bir türlü bulamıyordum. Nedense artık eskiden beni mutlu eden şeyler pek de bir anlam ifade etmemeye başlamıştı. Canım başka şeyler çektiği halde gidip onunla yemek yediğimiz yerde onunla yediğimiz şeyleri yiyordum.
Allaha bana onu affettirmesi için dualar ettim.
Aslında bu çok komik çünkü en başından beri ayrılmayı isteyen bendim. Ve ayrılmamamız için uğraşan oydu. Ama bi şekilde ayrılmamız gerektiğine inanmıştım ve hala daha buna inanıyorum her ne kadar bu beni mutsuz etse de.
Sonra bunun bu şekilde devam etmesini istemediğimi ama kendi kendime de düzelemediğimi fark edip, henüz yazma cesaretini gösteremediğim bir takım önlemler aldım. Sanırım 20 gün kadar önceydi.
Bir anda karnımda sürekli büyüyüp duran ve büyüdükçe kemiklerimi kırmasından korktuğum acı boşluk yok oluverdi. Aslında hala orada ama sanırım ona tahammül etmeyi, onunla yaşamayı ya da onu hissetmemeyi öğrendim.
Dün sabah uyandım ve artık bahar gelmişti. Nedense kendimi uzun süredir ilk defa neşeli hissettim. Uzun süredir ilk defa giyinirken, ne giydiğim benim için önem teşkil etti. Uzun süredir ilk defa o sabah saçlarımla uğraşmak istedim, ördüm. Uzun süredir ilk defa yüzümün daha mutlu görünmesini istedim. Hayatımda nadiren yaptığım bi şeyi sürüp allık sürdüm. Allık aslında sahiden insanı aydınlık gösteriyor. Bütün yol boyunca aynı şarkıyı dinledim, şarkı beni neşelendirdi. Uzun süredir ilk defa, artık hüzünlü şarkılar dinlemek istemediğimi, ve bi süredir o şarkılar karşıma çıktığında onları değiştirdiğimi fark ettim. Almanca dersinde ilk defa yeni bir dil öğrenmeyi ne kadar özlediğimi fark edip bi cümle kurdum, bu beni neşelendirdi. Çıkışa yürürken, okulun o ağaçlı yolunda yürürken kendimi ne kadar iyi hissettiğimi düşündüm. Ikeada köfte yerken, aslında bundan ne kadar keyif aldığımı hatırladım. Köftelerimi cam kenarında yüksek bi masada yerken camın karşısındaki sarı duvara baktım, sarı rengi çok sevdiğimi unutmuşum. Sarı renk beni neşelendirdi.
Dün şeyi fark ettim, evet hala mutsuzluğu tam olarak aşabilmiş değildim. Ama keyfim yerindeydi ve yaşamaktan keyif alıyordum.
keyifli kalın